Turc | Anglais | |||
---|---|---|---|---|
General | ||||
General | oturan kişi | occupier n. | ||
The previous occupier of this apartment left behind some personal belongings. Bu dairede önceden oturan kişi geride bazı kişisel eşyalar bırakmıştı. More Sentences |
Turc | Anglais | |
---|---|---|
General | ||
General | yolculukta yan koltukta oturan kişi | seatmate n. |
General | gecekonduda oturan kişi | slum-dweller n. |
General | portresi yapılırken oturan kişi | sitter n. |
General | arka arkaya oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış bisiklet veya kano benzeri araç | tandem n. |
General | birbiri ardına oturan iki veya daha fazla kişi tarafından kullanılmak üzere tasarlanmış | tandem adj. |